6 Şubat 2012 Pazartesi

Londra Şubat 2012

Şubat tatilinde dört günlüğüne Londra'ya gittik. Çok kar vardı giderken o nedenle uçağımız geç kalktı ama Londra'da hava çok güzeldi.

Otelimiz Natural History Museum'ın hemen karşsındaydı. İlk gün sabah otelde kahvaltımızı ettikten sonra müzeye gittik Çok heyecanlanmıştım çünkü küçüklüğümden beri oraya gitmeyi istiyordum. İçeri girdiğimizde ilk olarak brachiosaurus iskeleti gördüm.Müzede birkaç bölüm vardı.Eskiden İngiltere'de bulunan dinozor fosilleri gördük.Duvardaki camda suda yaşayan dinozor fosilleri vardır.Onların en büyüğünü Mary Anning 11 yaşındayken bulmuştur (ilginç olan da bu!).

Müzede böcekler için bir bölüm de vardı ama benim en çok sevdiğim bölüm dinazorlardı. Ayrıca üst katta dünyanın farklı ülkelerinde bulunan değerli taşlar da var. Orası da çok ilginç bir yer. Mutlaka görmelisiniz, rengarenk değerli taşlarla dolu.

Müzeden sonra Londra Hayvanat Bahçesine gittik, üstelik giderken iki katlı kırmızı otobüse de bindik. Burası çok büyük bir parkın içinde. Önce böcek ve yılanların olduğu bölümü gezdik. Sonra kuşlar ve gorilleri gördük. İki tane goril vardı ve  birinin canı sıkkın gibiydi. Bir köşeye oturmuş elindeki iple oynayıp durdu. Hayvanat bahçesinde küçük bir restoran da var. Tam kapısının önünde yanımızdan küçük bir sincap geçip gitti ve karşıdaki ağaca çıktı. Orada bir tane daha sincap vardı. İlk kez sincap gördüm hem de kafeste değildi. Sonra aslanları aramaya başladık. Aslında oradaki herkes onları arıyordu ama görünmediler uzun süre. Onları ararken büyük bir kaplan gördük ayrı bir yerde ve çok fena kükredi önümüzde. Sonra aslanların olduğu yerin arkasını dolaşınca bir aslan ve iki yavrusunu içerde uyurken gördük, önlerinde de kocaman bir et vardı. Çok güzellerdi. Hayvanat bahçesinde deve, zebra, mirket de gördüm. Bir de bir yerde amazon ormanlarında yaşayan hayvanlar vardı. Orası .çok sıcaktı ve hemen önümde dala asılı duran tembel hayvan vardı. Çok tuhaf bir hayvan, hep kitaplarda görmüştüm.

Hayvanat bahçesinden sonra akşam yemeği yedik ve annemle müzikale gittik. Aslan Kral müzikali varmış Londra'da. Güzeldi ama biraz uzundu ve İngilizceydi, uykum geldi biraz hepsini seyredemedim, ama annem hayran kaldı,

Ertesi gün yine kaldığımız otelin çok yakınındaki Bilim müzesine gittik. Hep öğretmenleriyle gelen çozuklar vardı burada. En çok ilgimi çeken şey uzay araçlarının olduğu yerdi. Oradan sonra metroyla Big Ben'in olduğu yere gittik. Big Ben'i hep kitaplarda görmüştüm ve çok merak ediyordum. Önünde resim çekildik bol bol. Sonrada köprüden yürüyüp karşı kıyıda sosisli sandviç yedik. Yemekten sonra hemen nehir kıyısındaki Akvaryumu gezdik. Burası büyük bir yermiş gerçekten her şey vardı. en akvaryum da hayvanat bahçesi de gezmeyi sevdiğim için çok eğlendim. Bir bölümünde buzlar vardı ve penguenleri gördük. Barcelona'da da penguenler çok komikti, atlayıp suda yüzüp duruyorlardı. Bunlar daha değişikti ama çok sevimliydiler.  Akvaryumdan sonra hemen önümüzdeki dönme dolaba binecektik ama ben istemedim. O nedenle Londra Köprüsü'nü görmeye gittik otobüsle. İki katlı otobüleri çok sevdiğim için hep onlara binmek istedim Londra'da. En çok üst katı sevdim. Londra köprüsünün karşısında dolaşıp sonra sokaktan yiyecek bir şeyler aldık. Biraz yorulduğumuz için de otele erken döndük.

Son günümüzde Kraliçe'nin sarayını görmeye gittik ama nöbetçi değişim günü olmadığı için nöbetçilerin törenini seyredemedik. Sarayı çok görmek istiyordum Ççnkü Arabalar 2 filminin bir bölümü Londra'da geçiyor. Hem Big Ben vardı filmde hem de saray, hatta kraliçe bile vardı ama biz onu göremedik tabii. Sarayın yakınında çok çok güzel bir müze keşfettik. İçinde İngiliz ordusuna ait bir sürü eşya vardı. Hem çok eski şeyler vardı hem de yeniler. Benim ilgimi en çok eski zamanlarda askerlerin kullandığı kılıçlar,tüfekler, dürbünler, mataralar, şapkalar çekti. O müzeyi çok çok beğendim.